ONLAR, bizimde Çocuklarımız…
Onlar yurt çocukları, kaderlerine boyun eğmiş. Her birinin hikayesi farklı. Aç değiller, açıkta değiller. Devlet baba onları kanatları altına almış. Ancak yüreklerinde eksik olan sevgiyi nasıl dolduracaklar? Kiminin ailesi ölmüş, kiminin ailesi parçalanmış, bazılarının kaderine de annelerinin talihsizliği yazılmış.
Onlar yurt çocukları, aslında hepimizin yarası.
Ziyarete gelen her kadına anne diye sarılan minik eller, güçsüz bedenler. Bizler kısıtlı vakitlerde birkaç oyuncak ve giysi ile onları görmeye gidiyoruz. İçimizde tarifi imkansız bir acıma duygusu ile. Oysa ki ; onların acınmaya değil sevgiye ve güvenmeye ihtiyaçları var.
Kişisel zevklerimizden biraz feragat edip, düzenli olarak bu kadersiz çocuklarımıza vakit ayıralım. Gönüllü anneler, babalar olalım. Düzenli yapılan ziyaretlerle, içlerindeki terk edilmişlik duygusunu hafifletelim. Hatta çocuksuz aileler onları evlat edinerek, bir yuva verebilirler. Hepsinin özlemi aynı. Ya kendi ailelerine kavuşmak, yada ellerini sıkıca tutabileceği yeni anne babalar. Üstelik her şeyin de farkındalar. Bulundukları yerin şu an yuvaları olduğunun, ziyaretçilerle gidemeyeceklerinin bilincindeler. Sizi yolcu ederken minik ellerini sallıyorlar ve söz istiyorlar.
“Yine gelecek misiniz?”
***
Ben de anne istiyorum
Sıcacık kollarına sığınacak.
Hasta olduğumda sarılıp, mızmızlanacak.
Annem yemek yaparken, eteğini çekiştirecek.
Babamın işten dönüş saatinde,
Kucağına oturup, camın önünde bekleyecek.
Oyuncak ayımla uykuya giderken;
Dönüp baktığımda
Beni hiç terk etmeyeceklerini bilmek istiyorum.