Bugun...
Reklam
Reklam
NEV-İ ŞAHSIMA MÜNHASIR


Sibel Unur Özdemir GÖNÜLLER SOHBETTE
 
 

NEV-İ ŞAHSIMA MÜNHASIR

Etrafında onca insan olsa da özünde yalnızdır her insan.

Dudaktan dökülen her 'keşke' de bin bir pişmanlık saklıdır kimselerin bilemediği, duyamadığı.

Yüreğimdeki çığlık, bakışlarımdaki sığlık, duruşumdaki sükûttur karasevdam.

Bakmakla görmek, görmekle anlamak, anlamakla algılamak arasında dağlar kadar fark vardır.

Hallerin içinde bin bir hal gizlidir lakin senin halin hal değil dediler; bırakın, dedim, bırakın kalayım kendi halimle bir başıma.

Gün gelecek unutulacağız hepimiz; ne ismimiz, ne de cismimiz kalacak bizden geriye.

Varlık içinde yokluk. Yokluk içinde saklı varlık.

Bir günlük ömürlerinden zamanı çalıyordu kelebekler ve kısa bir an için bile olsa tadını çıkarıyorlardı özgürlüklerinin kimseler görmeden. Benim gördüğümden ise bihaberdiler.

Nice farklı mekânlarda nice farklı hayatlar yaşanır; kimi mutlu kimi hüzünlü, bazısı ferah bazısı yeis saklı, kâh derde dolanmış kâh acılar içinde. Hiç kimse, herkesi bilmeden hayatını yaşar gider ta ki bizleri hayata bağlayan o şalter inene kadar.

Bu gün varım belki; belki de yokum yarın... Kim bilir?

Bir cümleden ibarettir hayat; bazen basit, bazen devrik, bazen karmaşık, bazen birleşik, bazen sıralı, bazen olumlu, bazen olumsuz, bazen kurallı, bazen kuralsız, bazen sadece bir eylemden oluşan… Her cümlenin sonuna konan bir de nokta vardır tıpkı hayat gibi; hiçbir zaman unutulmaması hep hatırlanması gereken.

Edebiyat bir sevgilisiyse eğer ben onun yoluna ram olmuş bir aşığım.

'Yaz,' diyorum 'durma yaz kalem.'

Çorak topraklarda bırakılan yetim bir yavru mu kavuşamamanın adı?

Kırık dökük duygularımın masum yüzlü kızı; neden aşk senin adın?

Yüreğimde Kasım sancısı, gözlerimde Haziran yağmuru...

Ruhum... Ruhum Ağustos sıcağında kavrulmakta...

Gönlümde günbatımı. Kızılkahve bir günbatımı.

Bildiğini bildiğimi bilmiyor musun yoksa biliyor da bilmiyor gibi mi yapıyorsun?

Sen Hüsn değilsin ben de Aşk değilim mamafih Hüsn’ü nasıl aradıysa Aşk seni öyle arıyor gözlerim Kalp Ülkesi’nde.

Ankara ağlıyor gözbebeklerimde ve okşuyor annemin elleri saçlarımı dudağından dökülen ninniler gözyaşlarımı silmeye çalışırken.

Bazen bir şeyin olmasını istersin, çok istersin ama olmaz, istemek yetmez; sonra her şeyin kısmetle olduğunu hatırlarsın. Hatırlarsın işte. Razi olursun kaderine.

Gözyaşlarının da bedeli vardır eğer mutluluktan akmıyorsa.

Keşke bir şiir olsaydım kaleminin mürekkebinden beyitlerine dökülen ve buram buram aşk koksaydı adımla anılan mısra -ı bercesten.

Şikâyet etmek aciz insanların işidir.

Bazen sığınacak bir liman, bazen başını koyacak bir omuz, bazen iki çift tatlı söz, bazen küçük bir teselli, bazen kuru bir selam, bazen bir haber, bazen sadece bir tebessüm bekler insan. Lafın özü; bir ömür bekleme ile gelir geçer.

Kalbimi bilen Allah; gerisi lafügüzaf.

Nasıl yaşarsan yaşa sana kalacak olan koca bir sıfır; iste hayat budur.

Gönlüm hak etmediğim bir davranışa karşı susabiliyorsa işte budur sabrımın göstergesi. Ve sonucu bir gün mutlaka mükâfat olacaktır yüreğime güneş gibi doğan.



Bu yazı 7235 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI