Otizmli her hayat Oscar’lık senaryo.

İlk tanışıldığı anda şoklarla başlayan ve hayatları travmaları ile alt-üst eden otizm. Dünya görüşlerini değiştiren, yaşamın anlamını sorgulatan otizm.  Her anıyla mükemmel bir yazarın elinden çıkmış bir sonraki sahnesi tahmin bile edilemeyen film senaryosu gibi.

Aslında hayat gibi… 

Aynı film içinde hem romantizm, hem aksiyon hem komedi, hem trajedi hem de korkuyu barındıran gerçek ve fantastik, biraz da bilimkurgu kokan tarifsiz bir senaryo; OTİZM…  

Her şeye rağmen umutlarla dolu bir hayat yaşatır otizm. Çünkü bu senaryodan çekilen filmin bir sonraki sahnesi, hatta planı bile kolay tahmin edilemiyor. Tam her şey yolunda derken bir şok yaşayabilir, bir şok yaşarken ise yeniden umutlanabilirsiniz. İşte bu gel-git yorar. İşte bu denizin bazen zayıf bazen şiddetli dalgalarıyla dövmesi gibidir kayalıkları… Yıpratır, koparır, parçalar ve eritir.

Ayakta durmayı, kalmayı gerektirir otizm. Bütün için çökmüş olsa da dik durman gerekir. Erisen de parçalarını yeniden birleştirmen gerekir çünkü; aslında bu dünyada senden başka kimsesi yoktur evladının. Onun tek dayanağı sensindir. Güvendiği, nazının geçtiği, senin içini parçalasa da ondan hiç vazgeçmeyeceğini, hiç yarı yolda bırakmayacağını bilir. O seni ve sen de onu, evlat-baba, evlat-ana sevgisinin çok ötesinde sever.

Bu senaryodan çekilen film Oscar ödülü de alır, başka ödülleri de alır. Keşke Oscar’sız kalsaydık.