GIDA SEKTÖRÜNDE SÖMÜRÜDEN ÇIKIŞ YOLU
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
[email protected]
Gıda sektöründe,dünya çapında gıdada 5-6 büyük mağaza zincirinin piyasalara egemen olduğu görülüyor. Bunlar, ABD’li Walmart ve Kroger, Fransız Carrefour, Hollandalı Ahold, Alman Metro ve Britanyalı Tesco olarak sıralanabilir.
Türkiye’de de organize gıda perakendeciliği, çok uluslu hipermarketlere sağlanan olanaklarla tekelleşmiş ve yabancılaşmış bulunuyor. Bugün gıda perakendeciliği, büyük ölçüde Carrefour, Migros, Metro ve Tesco gibi yerli ve yabancı tekellerin denetimine girmiş olduğu gözlemleniyor.
Gıda Perakendeciliğinde Türkiye’de Neler Oluyor?
• Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de küçük ve orta ölçekli gıda perakendecileri yok olma sürecini yaşıyor. Sektörde bakkal sayısı hızla azalıyor, küçük esnaflar siftahsız dükkan kapatıyor.
• Tekelleşen ve yabancılaşan şirketler karşısında büyük üretici firmalar bile, pazarlık ve yaptırım gücünü giderek yitiriyor. Üretici firmalar, mallarını pazarlamak için birçok bedeli, organize gıda perakendeciliği yapan tekellere ödemek zorunda.
• Organize gıda perakendecisi firmalar, gerek üretim yaptırdıkları, gerekse satın almalardaki ticari ilişkilerde ödemeleri geciktiriyorlar. Ödeme süresi 120–150 gün arasında değişiyor. Oysa bu süre, Batı ülkelerinde 30–60 günle sınırlı.
• Üretici firmalara ya da tedarikçi firmalara ödetilen bedeller ise, son tahlilde tarım üreticilerine, bir başka deyişle çiftçilere yansıtılıyor. Çiftçiler, ürünlerini daha ucuza elden çıkarmak zorunda kalıyorlar.
• Perakende sektörünün yabancılaşması, giderek Türkiye üretim sektörünü de olumsuz etkilemeye başladı. Bugün neredeyse yabancı tekellerin egemenliğindeki marketlerde pazarlanan ürünlerin yarısı dışarıdan gelmekte. Bu durum, üretimi aşağıya çekiyor ve işsizliği körüklüyor.
• Yabancılaşan perakende sektöründe, gıdaların güvenirliliği ve yarayışlılığı tartışmaya açık. Gıdalarda raf ömrü uzatılsın ve bozulmasın amacıyla katkı maddeleri kullanılıyor.
• Perakende sektöründe tüketicileri bilgi edinme hakkı konusunda taleplerde, geri bildirimler de yeterince hızlı değil.
• Sonuç olarak,gıda piyasasında varolan politikalardan zincirin başında ve sonunda olan üretici ve tüketiciler en zararlı çıkan katmanlar.
Tekelleşmenin ve yabancılaşmanın yarattığı sömürüden kooperatifleşme ile çıkılır.
Nedeni şu:Kooperatif sektöründe elde edilen artı değer üreticide kalır, üstelik kooperatiflerde ortaklık payı ne olursa olsun her kişinin bir oyu vardır,bir başka deyişle demokratiktirler, buna karşılık şirket yönetiminde bireyler ya da gruplar sahip oldukları sermaye payına göre egemenlik kurarlar.
Bu bağlamda tarımda üretici ile tüketici çıkarları açısında en doğru bağ kooperatifler ile kurulabilir olduğu söylenebilir. Küçük çiftçiyi olduğu kadar orta ölçekli çiftçiyi mağdur etmeyecek, kendine yeterli, sürdürülebilir bir tarımsal büyümeyi sağlayacak tek yol kooperatifçiliği geliştirmekten geçiyor.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(*)Kooperatifleşmede Türkiye’ye göre çok daha ileride olan Avrupa çiftçileri bile gıda sektörü ve organize gıda perakendeciliğindeki tekelleşmeden zarar görüyor. Ancak orada çiftçilerin örgütlenmesi ve demokratik hak arama mücadelesi de ileri boyutlarda. Örneğin 4 Eylül 2015 tarihli gazetelerde “Fransa’da çiftçilerin düşük fiyat isyanı” başlıklı haber şöyle: “Fransa’nın en büyük tarım sendikası FNSEA tarafından düzenlenen eyleme katılan çiftçiler ,tarım ürünlerinin fiyatlarının düşmesi ve yüksek vergi oranlarını protesto etmek amacıyla , 1500 traktörleriyle başkent Paris sokaklarını istila ettiler . Çiftçilerin bazıları, süper marketler,dağıtımcılar ve dış rekabet yüzünden iflasın eşiğine geldiklerini belirttiler.Yaz boyunca bir dizi eylem yapan süt ve hayvancılık sektöründeki üreticiler,başkentte bir süre trafiğin aksamasına da neden oldular.”