ALACALIDIR YAŞANAN HER AN
Boyamak istemez miyiz zaman zaman hayatın renklerini kendi istediğimiz tonlara. Ağarmaya başlayınca yaşananlar, yenisini eklemez miyiz daha yenisini, en yenisini. Solmasını hiç istemeyiz yaşamın renklerinin. Alacalıdır yaşanan her an.
Bazen kararır düşüncelerimiz zihinlerimizde, üzerimize üzerimize gelir kara kara bulutlar. Islanır gözlerimiz şeffaf tanelerle. An olur griliğe bırakırlar yerlerini kararan bulutlar ve…
VE yavaş yavaş mavilik hâkim olur gökyüzüne. Pamuk bulutlar gülümser bu kez bize beyaz beyaz.
Sevda tozpembe olsa da ebrulidir aşkın rengi.
Sarıdır güneş, sıcaktır, kucaklayandır.
Gün aydınlık gece zifiridir.
Gümüş renginde yıldızlar ninni söyler geceleri, şavkı düşer ayın apak.
Tutkunun rengidir kırmızı. Dalga dalgadır göklerde.
Morlar, bordolar, neftiler, türkuazlar Osmanlı’yı hatırlatır.
Yedi renktir ebem kuşağı. Göz kamaştırıcıdır. Uzanıp da dokunmak ister yürekler.
Hazan rengidir sonbahar. Sarı yapraklardır tuvale yansıyan peyzajlarda.
Kara kış deseler de beyazdır karın rengi.
Enginlerde farklıdır mavinin tonu.
Masmavidir deniz. Dalga daldadır fırça darbelerinde. Bazen hırçın ve hoyrat, bazen çarşaf gibi, durağan.
Yeşilden yana cömerttir doğa ana. Kaç bin tonu barındırır bağrında.
Rengârenktir bakışlar. Yeşildir, mavidir, karadır, kahvedir, eladır. Kehribardır, baldır, zeytindir. Akarlar bir tuvalin içinden yüreklerimize.
Resim deyip geçmeyin. Bir resim neler neler anlatır insana. Çizgiler, renkler, figürler, desenler… Ta ilk çağlardan bu yana resimlerle iletişim kurmaz mı aslında âdemoğlu.
Her ne kadar bizim için önceden çizilmiş görüntüleri yaşasak da, kimi zaman koyulaşsa, kimi zaman açılsa da ışık huzmesi, arada sırada birkaç resim ekleyebiliriz yaşam pencerelerimize.
Öyle zamanlar vardır ki fırça darbeleri ile renk veririz hayata. Boyayıp dururuz istediğimiz resmi yapıncaya dek. En duygulusunu, en estetiğini, en istediğimiz gibi olanını. Gerçi hiçbir şey yapmadan öylece durup poz verdiğimiz, modellik yaptığımızda olur boyaya, tinere dokunmadan.
Duygularımızı, düşüncelerimizi kaçımız aktarabiliyoruz ki yaşam tuvalimize. Kaçımız hayatımızın nü’sünü resmedebiliyoruz. Değişik perspektiflerden bakabiliyoruz akıp giden zamana.
Bir de yansıyan yüzleri vardır renklerin yüreğimize. Unutuyoruz.
Hadi takın şövalelere birer kâğıt. İçinizde saklı kalan renkleri akıtıverin belki de yapacağınız ilk resme.